Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ahmet Bayramer ile MSKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil MUTSO Meclisinin konuğu oldu. Meclis’te KÜSİ Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile KÜSİ çalışma grubunun görev ve sorumlulukları aktarıldı.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) Meclisi, aylık olağan toplantısını 31 Mayıs Salı günü, Meclis Üyeleri ve Meslek Komite Başkanlarının katılımı ile gerçekleştirdi. Meclisin konukları Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ahmet Bayramer ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil oldu.
Toplantının Divan Başkanlığını yürüten meclis Başkanı Şükrü Altınay, gündem maddelerini görüşmeye geçmeden önce Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Ahmet Bayramer’i kürsüye davet etti.
Müdür Ahmet Bayramer, “Bizler 2023 hedeflerine ulaşabilmek için ve 500 Milyar $ ihracat hacmine ulaşmak için Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığının destek programlarını tanıtım için buradayız. 10. Kalkınma Planı doğrultusunda Ar-Ge Reform Paketi, Endüstri 4.0 ve Üniversite-Sanayi işbirliği kapsamında çalışmaları sizlerle paylaşacağız.” diyerek mikrofonu MSKÜ Rektör Yardımcısı ve Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği (KÜSİ) Çalışma Grubu İl Temsilcisi Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil’e bıraktı.
Meclise teşekkürlerini ileterek sunumuna başlayan Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil, KÜSİ’nin kapsamı ve görevleri, Ar-Ge Reform Paketi, Endüstri 4.0 hakkında bilgi verdi. Erdil: “KÜSİ, Kamu, Üniversite ve Sanayi arasındaki işbirliğini arttırmak, Ar-Ge inovasyon kapasitesini arttırmak, yenilikçi ürünler ortaya çıkarmak için öncelikle 26 bölgede başlatılıp, 2015 yılı sonu itibariyle 81 ile yayılmış bir yapılanmadır. Bu yapılanmanın içerisinde Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığımız temsilcisi, Belediyemiz temsilcisi, Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğümüz, Ticaret İl Müdürlüğümüz, Ticaret ve Sanayi Odamız, KOSGEB Müdürlüğümüz, Kalkınma Ajansımız yer almakta. Bizler ilimizde Ar-Ge ve İnovasyon ekosisteminin kurulması ile ilgili Üniversite’de kabuğuna çekilmiş arkadaşlarımızı sizin ayağına getirmekle sorumluyuz. Ayrıca tüm bakanlıklar nezdinde kamunun verdiği destekleri sanayinin ve üniversitenin ayağına getirmek ile ilgili sorumluluklarımız var. Amaçlarımız arasında, paydaşlar arasında sinerjiyi arttırmak, ulusal inovasyon ekosistemini oluşturmada il düzeyinde katkı sağlamak, katma değeri yüksek, yenilikçi, ileri teknoloji ürünlerin üretilmesini, satılmasını, dışarıya ihraç edilebilecek hale getirilmesi ve sürdürülebilir bir ileri teknoloji yapısını oluşturmak yer almaktadır.” diyerek KÜSİ’nin kuruluş amacını ve yapısını aktardı.
Ar-Ge Reform Paketi ve 2023 hedefleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil, şunları kaydetti: “Ar-Ge Reform Paketi, Ar-Ge, yenilik ve tasarım ile ilgili bir kanun. 2002’de Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki Ar-Ge harcamamız yüzde 0.53 düzeyinde iken 2014’te bu yüzde 1’i geçmiş durumda. 2023 hedefimiz yüzde 3’e ulaşmak. Özel sektörün Ar-Ge harcaması son yıllarda ciddi bir artış gösteriyor. 2002’de yüzde 15 iken 2014’te yüzde 49.8’e çıkmış. 2023 hedefinde ise, tüm Ar-Ge harcamasının üçte ikisinin özel sektör tarafından yapılması yer alıyor. Gidişat çok pozitif. Paketin amacı, tasarım faaliyetlerini desteklemek. Bu kanun Şubat ayı sonunda çıktı. O zamana kadar Türkiye’de Ar-Ge dendiğinde, tamamen endüstriyel araştırma geliştirme faaliyetleri algılanıyordu. Ama şunun farkına varıldı: sadece Ar-Ge değiş, tasarım da lazım, yenilikler de lazım, inovasyon da lazım. Amaçlar arasında ayrıca araştırma geliştirmeyi özendirmek, nitelikli kaliteli ve katma değeri yüksek üretimin özendirilmesi, Ar-Ge personelinin niteliğinin ve istihdam potansiyelinin arttırılması, Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileştirilmesi, teknoloji şirketlerinin ortaya çıkması ve desteklenmesi ve Ar-Ge ve yenilik ile ilgili her türlü desteğin koordinasyonu yer alıyor.”
Muğla’nın Ev Ödevi!
Son olarak Endüstri 4.0 hakkında bilgi veren Erdil: “Artık en güçlü olanın değil en iyi uyum sağlayanın kazandığı bir dünyadayız. Kaynaklar sınırlı, rekabet sınırsız. Endüstri 4.0, tüm nesnelerin birbiriyle iletişim kurabildiği bir yapı. Arttırılmış gerçeklik, bulut bilişim sistemleri, simülasyon, tamamen her şeyi kemdi başına yapabilen robotlar, büyük veri sistemlerinin oluşturulması ve yüzde yüz akıllı fabrikalar artık ön plana çıkacak. Bizim Türkiye Sanayi Stratejimizde 3 hedefimiz var. 1’incisi sanayide bilgi ve teknolojiye dayalı yüksek katma değerli yerli üretimin geliştirilmesi. 2’ncisi kaynakların etkin kullanıldığı daha yeşil ve rekabetçi sanayi yapısına dönüşümün sağlanması. 3’ncüsü sosyal ve bölgesel gelişmeye katkı sağlayan ve nitelikli işgücüne sahip sanayinin geliştirilmesi. Burada Türkiye’nin çok ciddi bir ev ödevi oluşuyor. Ama Muğla’nın ev ödevi bizim için çok daha önemli. Çünkü biz bugüne kadar ağır sanayi ile ten hiç de ağır sanayi ile ön plana çıkmak istemiyoruz. İleri teknoloji, çevreci, sosyal ve bölgesel gelişmeyi hedefleyen, zenginleştiğimiz ama hala sürdürülebilir bir yapıda olduğumuz bir sanayi yapısı Muğla’ya çok yakışıyor. Yani Muğla’ya 4.0 yakışıyor. Ciddi avantajlarımız var.” diyerek ileri teknoloji ürünlerinde artış yaşanabilmesi için yapılması gerekenleri ve bunların getirilerini aktardı.
Başkan Karakuş’tan Ekonomik Değerlendirme
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Ziya Erdil’in açıklamalarının ardından gündem maddelerinin görüşülmesi üzerine meclis toplantısı başlatıldı. Gündem maddelerinin oylanarak karara bağlanmasının ardından kürsüye gelen MUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Karakuş, yönetim kurulunun ay içerisinde yaptığı çalışmalara ve gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin bir sunum yaptı. Faaliyetlerin sunumunun ardından ekonomik duruma ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başkan Karakuş şunları kaydetti: “ABD’de son 2 yılın en zayıf büyümesi gerçekleşti. Böyle bir ortamda FED’in faiz arttırması beklentileri zayıflamaktadır. Nitekim 27 Nisan’da yapılan toplantıda FED faiz oranlarını değiştirmemiştir. ECB politika faiz oranlarında ve tahvil alım programında değişikliğe gitmemiştir. Gelişmekte olan ekonomilerin kendilerine özgü sorunları bu ülkelere yönelik risk algısının son dönemde daha da bozulmasına neden olmuştur. IMF, Çin ve Japonya ekonomisine yönelik büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmiştir. Çin’de açıklanan ekonomik veriler karışık bir görünüm sergilemeye devam etmektedir. Çin ekonomisi 2009’dan bu yana en zayıf büyüme performansını kaydetmiştir. Petrol fiyatları varil başına 45 USD seviyelerine düştü. Uzmanlar gelişmekte olan piyasalarda finansal dalgalanmaların süreceği ve dünya ekonomisinin 2009’dan bu yana devam eden bir durgunluk sürecine girdiği üzerinde durmaktadır. Türkiye ekonomisi ise iç ve dış etkenlere karşı kırılganlığını korumaktadır. Jeopolitik sorunlar Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ile olan ihracatı olumsuz etkilemektedir. Yaşanan sorunlar nedeniyle ilk çeyrekte Rusya’ya yapılan ihracat yüzde 60 oranında azalmıştır. Aynı şekilde ilk çeyrekte net turizm gelirleri yüzde 20 azalmıştır. Bu daralmanın hem jeopolitik sorunlar hem de terör olayları nedeniyle sezon boyunca devam etmesi beklenmektedir. Buna karşın son dönemde Euro bölgesinde yaşanan toparlanmaya paralel olarak AB ülkelerine yapılan ihracat artarak toplam ihracatın neredeyse yüzde 50’sini oluşturmuştur. Petrol fiyatlarındaki düşüşten Türkiye kazançlı çıkmasına rağmen dolar kurundaki dalgalanma bu kazancı negatif etkilemektedir. Petrol fiyatları ve AB ekonomilerinin performansı dış ticaret açığının seyri açısından belirleyici olacaktır. Uzmanlar önümüzdeki ay da yıllık enflasyonun yüzde 7 altında seyredeceğini öngörmektedir. Bu durumun faiz indirimi açısından TCMB’ye hareket alanı sağlaması beklenmektedir. IMF, Türkiye için 2016 yılı büyüme tahminini yukarı yönlü revize etmiştir. Büyümenin yüzde 3,8 olması beklenmektedir. Siyasi belirsizlikler nedeniyle artan ekonomideki risk oranı yeni hükümetin kurulması ile bir miktar azalmıştır. İşsizlik oranında yaşanan azalma sevindirici olmakla beraber yeterli değildir. Özellikle Muğla gibi turizm yoğun illerde sezonun verimsiz geçmesi ve sezonluk işçi istihdamında yaşanacak düşüş işsizlik oranını olumsuz etkileyecektir. Petrol fiyatlarının bu seyrinde devam ederse FED, ECB gibi merkez bankalarının ekonomiyi destekleyici yöndeki tutumlarını devam ettireceğini düşünüyoruz. Küresel piyasalarda yön arayışının süreceğini, gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarında ise dalgalanmaların devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye’de siyasi gelişmeler de finansal piyasalar üzerinde etkili olacaktır.”
1466