Ula/Akyaka

ULA / AKYAKA

Muğla’dan 12 km sonra Gökova’ya inen Sakar Geçidi’ne girmeden sola dönüp, sapaktan 3 km uzaklıktaki Ula’ya girerseniz biraz sonra Akyaka’da göreceğiniz ilginç mimarinin kaynağını bulacaksınız. Tabii gündüz geçiyorsanız. İlçe merkezine girdiğinizde yol kenarına park edilmiş bisikletlerin çokluğu şaşırtabilir. Ulalılar son yılların gözde şehir içi ulaşım aracı motosikletlerden daha çok tercih ediyor bisiklet kullanmayı. Temiz havayı, huzurlu kent yaşamını belki de buna borçlular.
Muğladaki sivil mimari örneklerinin en güzellerini Ula’da görebilirsiniz. Ula, yapıları kadar yapı ustaları ile de biliniyor. Ama Ula’daki eski yapıların da çoğu yıkılıp yokedilmiş. Ayakta kalanlarının bir bölümü korunuyor. Ara sokaklarda dolaşıp görülmeye ve fotoğraflamaya değecektir.
Ula Evleri’nden biri Ula Türk Evi adıyla restoran olarak kullanılıyor. Ula mutfağının özgün çeşitlerini de bulacaksınız bu restoranda.
ULA EVLERİ VE NAİL ÇAKIRHAN MİMARİSİ
Ula’nın ahşap evleri, yerini Ula’da bile zevksiz betonarme evlere bırakırken Ula doğumlu Nail Çakırhan Akyaka’da kendisine Ula tarzı bir ev yaptırdı. Ula evlerinin geleneksel mimarisine kendi yorumunu, kendi zevkini de katarak. Yapılan bu ev çok beğenildi. Üstelik Ağa Han mimarlık ödülünü aldı. Önce eş dost, sonra da aralarında otel ve tatil köylerinin de bulunduğu geniş bir çevre bu mimari tarzı esas alan işler yaptırdılar, hem Nail Çakırhan’a ve hem de başka mimarlara.
Bugün Gökova kıyısındaki Akyaka’daki evlerin hemen tamamında bu tarz egemen. Ula’nın geleneksel mimarisi böylelikle Çakırhan ile yeni bir hayat buldu. Ula’lılar unutmaya başladıkları eski evlerini hatırladılar, restore etmeye, yenilemeye, yeniden yapmaya başladılar eski Ula evlerini.
Ula evlerinin en önemli tarafı ahşap işçiliği. Dolap kapakları, tavan işleri hep oymalı, hep süslemeli.
ULA PAZARI
Rast getirebiliyorsanız Ula’yı Cuma günü gezin. Cuma Ula’nın pazarıdır. Pazar artık büyük kentlerde göremeyeceğiniz bir yerellik taşır. Kırlardan toplanan çeşitli otlar, taze ve kurutulmuş sebzeler, elişleri, hasır ürünler satın alabilirsiniz.
Anayoldan Ula’ya giderken solunuzda kalan fabrika binasına gelmeden sola dönerseniz bir iki dakika sonra küçük bir gölet, beş-on dakika sonra da içinde küçük bir adacığı da olan biraz daha büyük bir başka gölet göreceksiniz.
Yakın çevre gezisi
İlçeye çok yakın mesafede çevre yolu ile ulaşabileceğiniz “Ula Kanyonunu” yüksek bir noktadan izleyebilirsiniz. Bu kanyona girmek isterseniz, rehber almanız şart. Başlangıç noktası olarak da Ula’nın 5 km. uzağındaki Kızılağaç Köyündeki Kanyon girişini almalısınız. Kanyonda yer yer heyelan etkisiyle taş düşme riski bulunduğunu belirtelim. Bahar aylarında tüm haşmetiyle akan şelaleleri rehberinizin götüreceği güvenli noktalardan fotoğraflayabilirsiniz. Yaz aylarında su azaldığı için kanyonun fazla cazibesi kalmayabileceğini hatırlatalım.
Ula, Alicin Dağının yükseldiği yerde, hakkında çeşitli efsaneler anlatılan yörede “Yedidelik” adı verilen 14 adet kaya mezarı var. Yumuşak kayaların oyulmasıyla elde edilmiş mezarlar Karya dönemine ait.
AKYAKA VE GÖKOVA KÖRFEZİ
Muğla-Marmaris yolunun 15. km’sinde başlayan Sakar Geçidi’nden ovaya doğru kıvrılarak inen 7 km’lik yolu ya giderken ya da dönerken günışığında geçmelisiniz. Ovanın ve Gökova Körfezi’nin manzarası gerçekten başdöndürücüdür. Yol kenarında manzara seyretmek için park yerleri vardır. Aracınızı kenara çekin ve düşlere dalın. Körfez çoğu zaman sisler içindedir ve daha da düşsel bir manzara sunar.
Bu virajlı yol ovaya inerken Akyaka’ya ayrılıyor. Sağa dönüp çamlar arasından Akyaka’ya giriyorsunuz.
Bu sapağı geçerseniz, Marmaris-Muğla kavşağından sola dönün. (Marmaris tarafına değil) Bu yolun bitiminde sola dönüp Azmak denilen pırıl pırıl dereyi izleyin. Akyaka’nın özel mimarisi hemen dikkatinizi çekecektir. Sağınızda solunuzda ahşap yapıların en güzelleri sıralanıyor. Özenmemek, imrenmemek zor.
Hani kamyonların arkasına yazılan yazlardan birinde “Nazar etme ne olur, çalış, senin de olur.” yazar ya, o misal, haset etmeyin, sizin olmasa da bu evlerde bir kaç gece konaklayabilirsiniz. Akyaka’nın otelleri, pansiyonlarının çoğu bu güzelim mimarinin, bir kısmı da Nail Çakırhan’ın yapısıdır. Çağıl çağıl akan ve içinde ördeklerin, kazların oynaştığı dere kimi otellerin, evlerin bahçelerinin içine girip çıkar. Denize ulaşınca başka bir maceraya başlar.
Akyaka şehir merkezi içine girip orman alanına doğru ilerlerken sola dönerseniz plaja çıkarsınız. Deniz sığ ve dalgalı olduğu için biraz bulanıktır. Azmak derenin denizle buluştuğu noktadır burası. Dilerseniz tekneyle Azmak’a girebilir ve berrak suda kocaman tatlısu balıklarını seyredebilirsiniz.
Şehir merkezinin hemen yanıbaşında başlar yemyeşil çam ormanı. Orman Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen kamp ve piknik alanında bir lokanta var. Ayrıca konaklamak için de bungalovlar bulunuyor. Denize ormanın gizlediği küçük kumsallı koylardan girmek için daha ötelere gitmek gerekiyor. Akyaka’dan tekne kiralayarak ya da yürüyerek bu koylara ulaşabilirsiniz.
Nerede Kalınır?
Akyaka’da nitelikli otel ve pansiyonlar bulunuyor.
Ne yenir?
Akyaka’ya girişte azmak üzerine kurulmuş lokantalar iyi bir yemek molası vermek için en güzel yerdir. Çevrenin balıkçılarının ağlarına takılan en iyi balıklar buraya gelir. Hakkı verilerek pişirilir. Yanına salatanın hası yapılır. Azmak boyundaki lokantaların hepsinde taze balık bulabilirsiniz. Fiyatını önceden konuşun. Hergün değişebilir.
ÇETİBELİ
Azmak’lar bu bölgenin en tipik özelliğidir. Azmak başlarından çıkan buz gibi su çevreye hayat verir. Yazın sıcak günlerinde hemen her yandan fışkıran su yol boyundaki lokantalarda fıskiye olur aracınızın üzerine dökülür, küçük nalcıklar olur çevreye uyumlu yerleştirilmiş masaların arasından geçer, son derece keyifli bir serinlik yaratır.
Akyaka’yı geçip Marmaris yoluna girdikten 7-8 km sonra karşınıza çıkacak Çetibeli’deki lokantalarda olduğu gibi.
Köylüler tarafından işletilen bu lokantaların spesiyalitesi saç kavurmadır. Alabalık, tavuk ya da ızgara et de yiyebilirsiniz. Sabahları kahvaltı da veriyorlar. Yörenin çam balından mutlaka tadmalısınız.
Marmaris yol ayrımından 18 km. sonra sağa Sedir Adası yolu ayrılıyor. 1 km sonra da Karacasöğüt ve İngiliz Limanı ayrımı var.
SEDİR ADASI – KEDRAİ
Muğla-Marmaris yolunun, Marmaris sapağından sonra 24. km’sinden sağa ayrılan yol, 6 km sonra Gökova körfezi’nin bir başka noktasına, Çamlı İskelesi’ne ulaştırır sizi. Çamlı İskelesi’nden doldukça kalkan tekneler Sedir Adası’ne gidiyorlar.
Sedir Adası antik Cedreae (Kedrai) antik kenti ve ünlü Kleopatra Plajı ile tanınıyor. Antik kentten günümüze Apollon Tapınağı, Tiyatro ve nekropol kalıntıları ulaşabildi.
Kedrai sedirler anlamına geliyor. Özellikle gemi omurgası yatırmada kullanılan dayanıklı ağaç sedirin adada varlığı bilinmemesine karşın, eski Yunanca’daki anlamı budur. Rodos Karşıyakası’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Kedrai, surlarla kuşatılmıştı. Kule ve duvarları kıyıda izelenebilen kentin orta kesiminde Dor düzeninde Apollon tapınağı bulunur. Adanın doğu kesiminde ise yüzü kuzeye bakan ve oldukça iyi durumda tiyatrosu vardır. Knidos gibi büyük kentleşmeleri saymazsak, Rodos Karşıyakası olarak adlandırılan Marmaris-Bozburun yöresinde, ilkçağ yerleşimlerinin ancak üçünde tiyatro görülür. Atina ile Isparta arasında süren Peloponnessos Savaşları sırasında kente, İ.Ö. 405 yılında, Atina yandaşı olması yüzünden saldıran Ispartalı general Lysander, adayı elegeçirmiş ve halkını köleleştirmiştir. Tarihçi Ksenophon bu olayı ayrıntıları ile bildirirken bir yandan da ada halkının yarım barbar olduğunu söyler.
Adanın altın sarısı kumlarından öykülenen Kleopatra ile ilintili anlatım yalnızca abartılı turistik bir masaldır. En yaygın anlatılanı da Kraliçe Kleopatra ile sevgilisi Roma’lı Komutan Antonius’un adada buluşmaları için Mısır’dan gemilerle getirildiği şeklindedir.
Adanın kuzey kıyısındaki kumlar, özel biçimde oluşan kalker damlacıklarıdır ve Ege ve Akdeniz’de Sedir dışında sadece Girit Adası’nda görülür. Ne yazık ki bu kumlar yeterince korunmuyor ve yağmalanıyor. Çok özel jeolojik oluşumlar sonucu ortaya çıkan kumlar giderek azalıyor.
Buna rağmen, Kleopatra plajı nın altın sarısı kumu ve mavinin farklı tonlarını bir arada yansıtan denizi ile ziyaretçileri ilgisini çekmeyi sürdürüyor.Tekneler Çamlı iskelesine öğleden sonra saat 4-5 arası dönüyorlar.
ULAŞIM
Muğla’dan 12 km sonra Gökova’ya inen Sakar Geçidi’ne girmeden sola dönüp, sapaktan 3 km uzaklıktaki Ula’ya girerseniz. Muğla – Ula arasında dolmuş çalışıyor. Akyaka ilçesi ise Sakar geçidinin bitiminde, sağda, körfez kıyısında.Akyaka, Dalaman havalimanına 65 km uzaklıkta. Dolmuş ve otobüs var.
ÖNEMLİ TELEFONLAR
-Kaymakamlık : 0 252 242 30 01
-İlçe Emniyet Müdürlüğü : 0 252 242 30 70
-Ula Belediye Başkanlığı : 0 252 242 30 08
-İlçe Jandarma Komutanlığı : 0 252 242 33 21
-Akyaka Jandarma Komutanlığı : 0 252 243 55 04
-Akyaka Belediye Başkanlığı : 0 252 243 51 11
-Ula Sağlık Ocağı : 0 252 242 30 57
-Akyaka Sağlık Ocağı : 0 252 243 59 00
Yeme-İçme
Ula, bölgede sarımsağıyla anılır. Bunun bir nedeni, yetiştirdiği sarımsağın ünü, diğeri ise yöresel yemeklerde çok kullanılmasındandır. Galli Patlıcan, Börülce Teltoru, Sac Böreği, Börülce Çorbası v.b. adlı yöresel yemekler genellikle evlerde hazırlanmakta Bazılarını İlçe Merkezinde az sayıda bulunan lokantalarda bulmak mümkün.
Bu arada yörede oldukça sevilen ” Ekşili Tavuk” yemeğini de Ula – Çiçekli Köyü arasında Eski Muğla Yolu olarak bilinen yol üzerindeki az sayıda bulunan yeşillikler arasında basit dekore edilmiş lokantalarda yemenizi de tavsiye ederiz.
Bu yol aynı zamanda Köyceğiz-Fethiye’ye giden karayoluna ve Çiçekli Köyüne varmadan ayrılan sapakla kestirmeden Denizli Karayoluna da çıkmanızı sağlar.